Ateş’in doğumunda yaşadığımız kötü tecrübe
bize doktorumuzu değiştirtmiş ve bu sefer doğru seçimi yapmıştık. Sütten ağzı
yanan yoğurdu üfleyerek yer misali, erken doğum riskine karşı doğumdan önceki 6
haftada doktorumuzun da tavsiyesiyle Melisa yattı. Büyük bir başarıyla 38.
Haftaya kadar dayandıktan sonra bu sefer kendi isteğimizle sezaryeni seçmiştik.
Ateş’in doğumunun aksine her konuda hazırlıklıydık. Muhtemelen ilk ve son defa
doğum denen mucizeyi görebileceğim için çok heyecanlıydım. Annem kan
göremiyorsun sen doğuma girmesen daha iyi olur gibi anlamlandıramadığım bir
telkinde bulunduysa da hiç kulak asmadım. Önce Melisa’yı içeri aldılar, yarım
saat sonra da ben ve sevgili doğum fotoğrafçımız Aslı Tür’ü. İçeri girdiğimde
Melisa aldığı ilaçların etkisinden olsa gerek, uçuyordu ve içerde sevgili
doktorumuz Erhan Cankat ve esprileri sayesinde sandığımdan çok daha neşeli bir
ortam vardı. Anestezistlere Melisa ne içtiyse aynısından istiyorum demeyi
düşündüysem de ağlamaktan fırsat bulamadım. Doğum anı gelip de Atlas’ı görene
kadar sanki Ateş’in doğumundaymış gibi bir his vardı içimde. Fakat Atlas’ı
görünce her şey değişti. Hayatım boyunca unutamayacağım sahnelere o anda bir
tane daha eklendi. Ailemiz 4 kişilik olmuştu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder